Aramaya İnan

21 Aralık 2009 Pazartesi

SEVGİ DUVARI




sen miydin o yalnızlığım mıydı yoksa
kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi
dilimizde akşamdan kalma bir küfür
salonlar piyasalar sanat sevicileri
derdim günüm insan içine çıkarmaktı seni
yakanda bir amonyak çiçeği
yalnızlığım benim sidikli kontesim
ne kadar rezil olursak o kadar iyi

kumkapı meyhanelerine dadandık
önümüzde altınbaş altın zincir fasulye pilakisi
aramızda görevliler ekipler hızır paşalar
sabahları açıklarda bulurlardı leşimi
öyle sıcaktı ki çöpçülerin elleri
çöpçülerin elleriyle okşardın beni
yalnızlığım benim süpürge saçlım
ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi

baktım gökte bir kırmızı bir uçak
bol çelik bol yıldız bol insan
bir gece sevgi duvarını aştık
düştüğüm yer öyle açık seçik ki
başucumda bir sen varsın bir de evren
saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi
yalnızlığım benim çoğul türkülerim
ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi

Can YÜCEL

Hoşbeş


Akılla bir konuşmam oldu dün gece;
Sana soracaklarım var, dedim;
Sen ki her bilginin temelisin,
Bana yol göstermelisin.
Yaşamaktan bezdim, ne yapsam?
Birkaç yıl daha katlan, dedi.
Nedir; dedim bu yaşamak?
Bir düş, dedi; birkaç görüntü.
Evi barkı olmak nedir? dedim;
Biraz keyfetmek için
Yıllar yılı dert çekmek, dedi.
Bu zorbalar ne biçim adamlar? dedim;
Kurt, köpek, çakal, makal, dedi.
Ne dersin bu adamlara, dedim;
Yüreksizler, kafasızlar, soysuzlar, dedi.
Benim bu deli gönlüm, dedim;
Ne zaman akıllanacak?
Biraz daha kulağı burkulunca, dedi.
Hayyam' ın bu sözlerine ne dersin, dedim;
Dizmiş alt alta sözleri,
Hoşbeş etmiş derim, dedi.

7 Aralık 2009 Pazartesi

B.R.

Hamlet

Madem ki bu dünya bile yok olacak bir gün,sevginin bitmesine insan niye üzülsün.Aşk mı kaderi kovalar, kader mi aşkı ? Daha kimseler çözemedi bu bilmeceyi.
William Shakespeare

Hayyam'dan

Hiç, hiç bir şey bilmiyorlar, bilmek istemiyorlar
Şu cahillere bak, dünyaya egemen onlar,
Onlardan değilsen eğer, sana kafir derler,
Onlara aldırma Hayyam, yoluna devam et !

Zaman zaman bu dünyada bir adam kalkar,
Şişinerek: işte buradayım ! der.
Kısa bir düş boyunca sürer zaferi,
Ölüm gelmiştir bile ve: işte buradayım ! der.

Hayyam, yalnızdın sevgilinin yanında !
Şimdi gitti, artık ona sığınabilirsin.

Denizde boğulan su damlacığı,
Toprakta eriyen toz zerreciği,
Bu dünyadan geçişimiz nedir ki ?
Değersiz bir böcek,
Bir göründü, bir yok oldu.

Ayağa kalk, uyumak için
Önümüzde sonsuzluk var !

Rengarenk dünyada bir adam gezer,
ne zengin, ne fakir, ne mümin, ne zındık,
hiçbir gerçeğe dalkavukluk etmez,
hiçbir yasağı tanımaz...
Bu alacalı dünyada kimdir bu adam, cesur ve üzgün?

Oyunu oynayan Tanrı, bizlerse dama taşı!
işin doğrusu bu, gerisi laf-ı güzaf
Onun için dünya dama tahtası, bizler birer oyuncak
bıkar sonunda, salıverir hiçliğin kuyusuna!

Mey, yanakların kadar pembe olsun
Sıkıntım da saçının kıvrımları kadar hafif...

*Huzur bulsun ahiretin kara sessizliğindeki insan!

2 Aralık 2009 Çarşamba

1 Aralık 2009 Salı

Press Start


Başlamak; ama nerden, nasıl başlayacağını bilememek işte büyün mesele'm bu.İlk post olması hasebiyle güzel giriş yapayım dedim ama zaten benden başka okuyanı ve yazanı olmayacağı için bundan da vazcaydım.Hİç kimseye değil bana hayırlı ola!!!